21 Ekim 2009 Çarşamba

Beyin Göçü


yaklaşık 6 ay önce Genç MÜSİAD tarafından düzenlenen "Beyin Göçü" panelindeki tespitler ilgi çekici ve ciddi görünüyor.

''Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu,Konuşmasına, Türkiye'de yüksek eğitim gören beyinlerin yüzde 59'unun yurtdışına çıktığını ve sadece bunların yüzde 17'nin geri döndüğünü belirterek başladı. Türkiye de meslek şovenizmi olduğu ifade ederek, herkesin kendi alanı içine başkalarını girmesinden rahatsız olduğunu söyledi.

Çiftçioğlu, yurtdışındaki beyinlerin ülkelerine neden döndüklerine ilişkin olarak bunun ilk nedeni olarak çalıştığı yerdeki işini kaybetmesi, burslu gidenlerin bu burs karşısında mecburi hizmet verme zorunluluğu, aile özlemi, vatana katkı, kendini yalnız hissetmesi gibi nedenlerden dolayı döndüğünü kaydetti.


Çiftçioğlu, yurtdışındaki beyinlerin ülkelerine neden döndüklerine ilişkin olarak bunun ilk nedeni olarak çalıştığı yerdeki işini kaybetmesi, burslu gidenlerin bu burs karşısında mecburi hizmet verme zorunluluğu, aile özlemi, vatana katkı, kendini yalnız hissetmesi gibi nedenlerden dolayı döndüğünü kaydetti.

Beyin göçünün durdurulması için neler yapılması gerektiğine hakkın bilgi veren Çiftçioğlu, öncelikli olarak zihniyet değişikliği olması, yerli, yabancı yatırımların, ekonomik koşulların düzelmesi, istihdamın artması ve girişimciliğin desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Birkaç gün önce önemli bir devlet adamıyla buluştuğunu anlatan Çiftçioğlu, "En yüksek konumdaki kişi kapsını çaldım. Ben iş bulmadım ben ne yapacağım. Ben Amerikaya geri dönüyorum. Burada 370 gündür iş bulamıyorum. Patentlerim var, 200'ü aşkın yayınlarım var ben ne yapacağım. Kendisi bana dedi ki; bir pırlata bulursun onu küpe yaparsın yüzük yaparsın ancak pırlanta kaldırım taşı büyüklüğündeyse hiçbir yere sığmazsın. Sen geri dön. Bilimini fizanda da yapsan döner dolaşır Türkiye'ye faydası dokunur" dedi.

Genç MÜSAİD Başkanı Mahmut Nebati ise beyin göçünün başlıca sebepleri olarak, eğitilmiş insanların sayısal ve nitelik bakımından iş çevrelerinin ihtiyacından yüksek olması, maddi manevi tatminsizlik, üniversite öğretim kadrolarında yer almada karşılaşılan sıkıntılar, ilim zihniyetinin ve şartlarını bulunmayışı, ekonomik istikrarın olmayışı, gelişmiş ülkelerin teknolojik gelişme ve yeniliklerin merkezi olması olarak sıraladı.

Nevada Üniversitesi Endüstriyel Etüt Merkezi Direktörü Prof.Dr. Yunus Çengel de Türkiye'yin göçü veren bir ülke olduğunu belirterek "Türkiye'nin beyin'i istemediğini, hatta Türkiye bundan korkuyor" dedi.

Kaynak





Konu ile ilgili bir başka araştırmada ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yayınlanan “Türkiye’de Araştırma-Geliştirme: Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız?” konusundaydı . Araştırma beyin göçünün Türkiye’nin kalkınmasını olumsuz yönde etkilediğini ortaya koydu.


Araştırmada, plansız, kitlesel ve ucuz eğitim ile hem atıl ve niteliksiz işgücü yaratıldığı, hem de nitelikli beyinlerini kaybettiği vurgulanarak, “Gelişmekte olan ülkeler kıt ve hayati olan nitelikli insan gücünü kaybetmekte, yapılan beşeri yatırımlar boşa gitmektedir. Bugün profesyonel bir sporcu, sanatçı veya yönetici milyonlarca dolar karşılığında transfer olurken, nitelikli insanlar bedelsiz transfer olmaktadırlar” denildi.

Ülkeden kaçan kaçana

Beyin göçünün dünya çapında önemli bir sorun olduğu belirtilen araştırma sonuçlarına göre, Türkiye en fazla beyin göçü veren 34 ülke içinde 24. sırada yer alıyor. İyi eğitim gören her yüz kişiden 59’unu kaybeden Türkiye’de üniversitede okuyan gençlerin yüzde 73’ünün yurt dışında çalışmak ve yaşamak istiyor. Yurt dışında öğrenim sürdürenlerin ise yüzde 77’si ülkeye kesin dönüş yapmak isterken, Türkiye bugün iyi eğitim görmüş gençlerin sadece yüzde 41’ini elinde tutabiliyor. YÖK’ün verilerine göre 24 bini Almanya’da, 15 bini ABD’de olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurt dışında eğitim görüyor. Türkiye, yurtdışına en çok öğrenci gönderen ülkeler arasında 11. sırada yer alıyor. ABD “olağanüstü araştırmacılara” her yıl 135 bin H1-B vizesi veriyor. ABD’ye göç eden nitelikli göçmenlerin Amerikan ekonomisine katkısının kişi başına yıllık 150 bin dolar düzeyinde olduğu hesaplanıyor.
Türkiye’de 2005-2006 öğretim yılında ÖSYM-YÖK verilerine göre, 36 bine yakın öğrenci devlet ve özel vakıf üniversitelerinde sanayi/ticaretin gelişmesi için mühendislik-mimarlık ve şehir plancılığı alanlarında eğitim görüyor.

Üniversitelerin kontenjanlarının toplamına göre 30 bin 857’si devlet ve 4 bin 956’sı vakıf üniversitelerinde okuyor. Devlet 51 ve Vakıf Üniversiteleri 23 dalda Mühendislik-Mimarlık Eğitimi veriyor. Devlet Üniversitelerinde en fazla kontenjan Makine, İnşaat ve Ziraat Mühendisliğinde iken Vakıf Üniversitelerinde Bilgisayar, Endüstri ve Elektrik-Elektronik Mühendisliğinde bulunuyor. .

2005-2006 öğretim yılında Devlet ve Vakıf Üniversite kontenjanları birlikte dikkate alındığında yılda en fazla Makine, İnşaat, Ziraat , Bilgisayar, Endüstri, Elektrik-Elektronik, Mimarlık, Jeoloji, Kimya, Gıda, Çevre ve Maden Mühendisi yetiştiriliyor. Yıllık kontenjanı binin üzerinde 12 mühendislik dalı bulunuyor.

Araştırmada, Türkiye’nin mevcut 80’e yakın üniversitenin yanı sıra, 17 yeni üniversite daha açma kararının insan gücü planlama çalışmasına ve ihtiyaç analizine dayalı olmadığı, bu üniversitelerin yeterli altyapıları ve nitelikli öğretim elemanlarının da bulunmadığına dikkat çekildi.

Kaynak

Hiç yorum yok: