19 Temmuz 2009 Pazar

Üniversite Eğitimi Üzerine Türkiye Gerçekleri II



Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı,Yeni Asya Gazetesi
''Devletin verdiği diplomaların işe yaramadığını, eğitimli milyonlarca gencin işsizlik yüzünden topluma ve ülkesine küser hale geldiğini ve işsizliğin Türkiye’nin en önemli gündemi olduğunu kaydederek, İstihdam imkânları ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu meslekler dikkate alınmadan plansızca sürdürülen eğitim politikaları yüzünden her yıl 250 bin üniversite mezunu gencin işsizler ordusuna katıldığını söyledi. Resmî verilere göre üniversitelerden mezun olan her 2 kişiden 1’inin işsiz olduğunu kaydeden Avcı, binlerce kimyager, fizik, biyoloji, matematik, felsefe, sosyoloji, tarih, psikoloji bölümü mezunu ve mühendis ve mimar işsiz.Üniversite sınavına giren adaydan 4/3’ü kazanamayacak, üniversiteyi bitiren her 2 gençten birisi de iş bulamayacak. ''

Övgün İlter Jeoloji Müh.
Türkiye'de üniversitelerimizin sayısı günden güne artış gösteriyor. Ne güzel. Herkes üniversiteli oluyor neredeyse. Her şehirde bir üniversite ve her üniversitenin, mezunlarının bir türlü iş bulamadığı bir çok bölümü açılmakta. Ülkemizdeki okur-yazar ve yüksek öğrenim görmüş insan sayısının artması elbette mükemmel bir şey. Bir de yüksek öğrenim görüp de iş bulamayan, psikolojisi bozulmuş, kaygılı, mutsuz insan toplulukları oluşmasa...
Üniversiteyi güzel hayallerle bitirmiş fakat işsizlik yüzünden psikolojisi alt üst olmuş, kendini değersiz hisseden, okuyup da işsiz kalmışlığını kendine yediremeyen, mutsuz ve kaygılı bir nesil var bugün ülkemizde. Belki de yeni üniversiteler açılacaksa bile, istatistikler ve araştırmalar iyi yapılmalı ve işsizler ordusunun fazla olduğu bölümler hiç açılmamalı ya da kapatılmalı."


Emel Temel - Sivas'ın Sesi
Üniversite okumuş bir kişiyi düşünelim. Bu kişi eğer 7 yaşında okula başladıysa 8 yıl zorunlu eğitim 4 yıl da lise düşünülürse lise mezunu olduğunda 19 yaşında oluyor. Türkiye'deki eğitim sistemi göze alındığında birçok öğrenci için ilk girişte sınavı kazanmak en azından istediği bölümü kazanmak söz konusu olmasa da bizim ele aldığımız kişi 19 yaşında liseyi bitirir bitirmez üniversiteyi kazansın.
19 yaşında üniversiteye başlayan bu kişi dört yıl sonra yani 23 yaşında okulunu bitirsin. 23 yaşında üniversite mezunu olan bir kişi o zamana kadar aldığı desteğin ötesinde artık maddi anlamda kimseye muhtaç olmamak istiyor. Ancak ülkemizdeki işsizlik oranlarına baktığımızda üniversiteden mezun olan her gencin hemen iş bulamadığı bir gerçek.
23 yaşında öğretmenlikten mezun olup direkt ataması olamayan devlette dahi işe başlamak için yıllarca KPSS sınavına girmek zorunda kalan, maddi manevi birçok fedakârlıkta bulunan birçok insan tanıyorum. Bunun da ötesinde artık üniversite mezunu olduğu halde yüksek lisans yapmaksızın işe giremeyen birçok bölüm var. Bir yıl yüksek lisans hazırlıkları yaptığını kabul gördükten sonra da 2 yıl yüksek lisans yaptığını düşünelim. 3 yılda buradan 26 yaşında hâlâ işsiz olan bir insan profili söz konusu olabilir.
Diyelim ki şahsiyetimiz yüksek lisanstan sonra ülkemizde her gencimizin belli süreyle yaşadığı işsizliğin de tadına baktı. İki yıl gibi bir sürede iş buldu ve 28 yaşında nihayet çalışmaya başladı.
Çalışma hayatına başlar başlamaz üniversite ve yüksek lisans yaptığı yıllarda aldığı öğrenim ve katkı kredileri başına bela oldu. İşsiz kaldığı dönemlerde ödeyemediği için bir de üzerine faiz bindi diyelim. Bu ödemeler ve hayata tutunma derdi yüzünden ne ailesine yardım edebiliyor ne de evlenebilmek için köşeye para koyabiliyor örnek şahsiyetimiz. İki yılda kredi borçlarını da temizledi ve geldi 30 yaşına…
Artık askerlikten bu kadar kaçış olmaz. Bir şekilde yapmak lazım. Tabii artık üniversite mezunları da 6 aylık kısa dönem yapamıyor. Askere gönderdik bir yılda oradan gitti, geldi 31 yaşına. 31 yaşında birikmiş parası olmayan bu gencimiz askerden döndükten sonra biraz bütçesini toplamak ister ve ancak 35 yaşlarında evlenmeye karar verir. Tabii artık yaş büyümüştür karakter oturmuştur evliliğe karar vermek de o kadar kolay değildir. Vs vs vs
Türkiye'de bir insan bu süreçlerden geçtikten sonra ancak 35-40 yaşında bir aile olmayı düşünebiliyor. Bir meslek sahibi olabilmek için harcanan enerji o kadar fazla ki. Bir okuyup bir yerlere gelenler pişman bir de okumayanlar… Üniversite mezunu olduğu halde işsizlik sorununu yıllarca yaşayanları, asgari ücrete çalışanları, ya da üniversite mezunu olduğu halde çöpçülük, garsonluk gibi işlerde çalışan insanları hiç saymıyorum bile. Bu meslekleri kesinlikle küçümsemiyorum. Ancak insan eğer üniversite gibi zorlu bir yola giriyorsa çalışıyor çabalıyor üniversite sınavında birçok kişiyi geride bırakarak üniversiteye gidiyorsa yukarıda anlattığımız süreçleri bir bir geçiyor ve harcadığı o kadar maddi ve manevi emeklerin sonunda hâlâ üniversite bitirmeden de yapabileceği işleri yapıyorsa yazıklar olsun harcanan yıllara emeklere…
Oysa ne hayallerle giriliyor dershane kapılarından. Ne emekler ne paralar ne zamanlar harcanıyor. Eğitim görmek kendini geliştirmek adına ne yollardan geçiliyor. Çoğu aile yemiyor yediriyor giymiyor okula gönderiyor. Bu kadar ucuz olmamalı insanların bu kadar fedakârlıklar harcadıkları hayallerini yıkmak.

Hiç yorum yok: