13 Temmuz 2009 Pazartesi

Üniversite Eğitim Sistemi


Öss de kontenjanların boş kalmaması ve dolması amacıyla katsayılar değiştirildi ,pek çok kişi barajın altında kalacakken bu kişiler için bir şans daha doğru. Bu konuda
İbrahim Ortaş Beyin yazısı dikkatimi çekti 2006 yılında da benzer durumlar yaşandığını görmek ilginç . İbrahim bey eğitim sistemini çok güzel özetlemiş , sizler içinde faydalı olacağını düşünüyorum

'ÖSYM sonuçlarına göre 2006 yılında Üniversitelerin 40 bin kontenjan açığı olduğu
belirtildi. Üniversiteye kayıt yaptırmaya hak kazanan öğrencilerin kayıtlarını geçen hafta tamamlamaları sonrası bazı öğrencilerin de kazandıkları halde kayıt yaptırmadıkları anlaşılıyor. Sonuç itibarı ile üniversitelerin açık kontenjanı için ek kontenjan başvuruları başladı ve muhtemelen yine bazı alanlarda eksik kontenjan olacaktı

Üniversite Eğitimin Amacı Bilim Yapmak Olmalı , İşe Yerleştirmek Değil
Bu sorunun yeni sınav sistemi veya ÖSYM'nin yanlış yönlendirmesinden
kaynaklandığı da iddia edilebilirse de, bana göre sorun daha derin ve geleceğimiz açısından çok önemli. Sorunun temeli toplumun üniversiteyi artık bir iş kapısı olarak görmemesinden kaynaklanıyor. İş bulma şansı olan belirli mesleklere olan ilgi hızla arttı, bazı mesleklerde ise iş şansı yok. Bir başka ifade ile üniversitenin ulvi ifadesi olan, bilim ve felsefe ortamı içinde kişinin kendisini gerçekleştirmesi, hayata hazırlanması, aynı zamanda belirli konularda
uzmanlık kazanması, bugünkü haliyle salt teknik bilgi aktarım aracına dönüştürülürse,
sonucunda diploma üzerinden iş sağlama şansı olmayan bölümler tercih edilmez hale geliyor.

Sorunun Kaynağı İşsizliktir
Çok ciddi işsizliğin ve gizli işsizliğin hakim olduğu ülkemizde toplumun üniversiteyi
bir iş bulma kapısı olarak görmesi çok da yadırganmamalı. Başka yapacak bir şeyi olmayan,çaresiz insanların biricik enerjilerini buraya yönlendirmelerinden başka çaresi bulunmuyor.Ama sorun üniversite anlayışı ve üniversitenin entelektüel boyutunu kaybetmesi ile sınırlı da değil. Ana nedenler içinde artık endüstri ve hizmet sektörünün yüksek ücretli kalifiye uzman yerine düşük ücretli istihdama yönelmesi, de yatıyor. Almanya ve Fransa gibi ülkelerde en yüksek işsizlik okumuş yazmış kesim arasında gözlemleniyor.
Sistemin , herkesin okuyup performansına göre uygun iş ve gelire kavuşacağı tezi
çöküyor. Büyük bir buhranla karşı karşıyayız.

Ülkenin Gen Kaynakları Beyin Göçüne Uğratılmaktadır
Her yıl iki milyona yakın insanın ÖSS sınavına girmek için yıllarca dershanelere
giderek yılda 10 milyon dolar değerinde harcama yaparak yarıştığı bir sistemin sonunda eğer 15-20 bin kişinin iş bulacağı umudu ile bir okul tercih ediyorsa orada bir yanlış var demektir.
İşe girebilme olanağı olan meslek alanları daha çok Ankara ve İstanbul'daki bir iki üniversite.Bu öğrencilerimizin önemli bir kısmı da buradan beyin göçüne uğratılarak başta ABD olmaküzere batıya bir daha dönmemek üzere gidiyor. Yeni bir paradigma yaratacak dinamik, sözü olan, itiraz edebilecek insanlar maalesef ülkemizde kalmıyor. İçeride ise daha az itiraz eden, daha az ile yetinen, otorite ile barışık yaşamayı tercih edenler kalıyor. Bu kişilerin iyi niyeti
bir tarafa, yeni dönüşüm yapma şansları yurtdışına gidenlere göre daha düşük.

Yeni bir paradigma yaratmak gerekir
Düşük puanlı öğrencilerden oluşacak bilim adamı kadrosu da ileride sorun
oluşturacaktır. Dolayısıyla öğrencilerin tercih etmediği veya düşük puanlı öğrencilerin gireceği birimler, iş bulma şansı olmayan birimler ileride kapanma ile karşı karşıya kalabilir. Geçmişte ABD ve İngiltere'de bunların örnekleri sıkça yaşanmıştır. ''
Prof. Dr. İbrahim ORTAS,

Hiç yorum yok: