18 Temmuz 2009 Cumartesi

Üniversite Eğitimi Üzerine Türkiye Gerçekleri


Aşağıda tercih yaparken yok sayılan ancak önemsenmesi gereken konuları içeren 6 farklı makale bulacaksınız. Üniversite tercihini yapmış olanlar için yapacak çok fazla birşey yok.Onlara da zaten neden girişimci olmaları gerektiğini anlatacağım . Ancak sizlerin yani bölüm ve üniversite tercihi yapmamış olanların bir şansı var. Bu şansı en iyi şekilde değerledirmenizi diliyor , tercih yapmadan önce aşağıdaki yazıları okumanızı ve kararınızı buna göre vermenizi istiyorum . Çünkü Türkiye bu coğrafyanın merkez ve lider ülkesi olacak ve rekabet gücümüzün yüksek olduğu alanlar mevcut.Bu iş alanlarına yönelebilirsek , rakibimiz yok .Seminerlerde vakit yettiği ,dilim döndüğü kadar bunları sizlerle paylaşmaya çalıştım . Türkiyenin ileride ihtiyaç duyacağı insan kaynağı olabilmek , sizin tercihleriniz sonucu mümkün olacak. Artık sıra sizde

Personel Yöneticileri Derneği Başkanı : Yiğit Duman
Türkiye'de eğitim sistemi iş hayatına insan yetiştiremiyor. Daha da önemlisi öğrenciler iş hayatını, fırsatları ve kendi yetkinliklerini tam olarak bilemediklerinden ve diğer ekonomik ve sosyal nedenlerden kendilerinin en başarılı olacağı işleri tercih edemiyorlar, etseler de çoğu zaman o bölümü okuyamıyorlar. PERYÖN 'ün 2006 yılında yapmış olduğu bir araştırmada üniversite gençliğinin %50'sinden fazlası istediği bölümde okumuyor, yine öğrencilerin %50'sinden fazlası okuduğu işi yapmayı düşünmüyor. Özetle 100 birim iş yapıp maksimum 25 birim iş üretiyoruz bu konuda ülke olarak. Burada iş özellikle sivil inisiyatife düşüyor. Çünkü kamu bu planlamayı yapmakta zorlanıyor. Dolayısıyla eğitim kurumlarının iş hayatına daha fazla yaklaşması, ülkemizin gelecek on yıllarında hangi işlerin öne çıkacağının belirlenmesi ve ona yönelik bölümlerin eğitime katılması ihtiyaç fazlası bölümlerin kapatılarak zaman ve kaynak israfının önüne geçilmesi gerekiyor.


Abbas Güçlü ,Genç Bakış Programı Yapımcısı

insanların çok fazla zekaları vardır, çok fazla yetenekleri vardır. Biz bunları sorgulamıyoruz bakın lise ve dengi okullarda 250’ye yakın ders okutuluyor, biz ÖSS’de sadece 9 dersten soru soruyoruz. 9 dersten soru sorulduğu için ögrenci diğer bütün dersleri ve yetenekleri ile ilgisini bir tarafa bırakıyor, bu derslere yöneliyor ve ondan sonra ilgi ve yeteneklerini köreltiyor. Üniversite sınav sisteminde de kazananların, istediği yere girenlerin oranı yüzde 1 bile değil. Bir de biz Anadolu’daki bütün üniversiteleri de geziyoruz. Tek amaçları İstanbul ya da Ankara’daki üniversitelere girebilmek, onlara giremedikleri için mutsuzdur. ODTÜ ve Boğaziçi gibi Türkiye’nin en iyi üniversiteleridir. Oradaki ögrencilerin yarıya yakını mutsuz çünkü onlarda ilk tercihlerini değil de daha alt tercihlerini girdikleri için niye Boğaziçi Endüstriye girmeyi düşünürken girememiş, inşaata girmiş, niye endüstriye giremedim diye mutsuz. ODTÜ’de işte endüstriye, bilgisayara, elektroniğe değil de makinaya, inşaata giren, o yüzden mutsuz. Öyle bir sistem var ki, Türk insanını, Türk gencini mutsuz etmek için başka bir sistem getirelim deseniz, bundan daha iyisini bulamazsınız

Üniversite mezunları, kolay iş bulamıyorlar Bir kere Türkiye ‘de istihdam, büyümüyor. Havadan para kazanma dönemi hala devam ediyor. Yeni iş alanları açılmıyor, yeni fabrikalar açılmıyor. İkincisi, tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği Türkiye’de 700-800 civarında. Bu Japonya’da, Amerika’da 10 bin civarında. Bir kere çok farklı alanlara yaydığınız zaman, makine mühendisliği bitirdiğiniz zaman, bizde iki üç alt dalı var. Bu Almanya’da 30’a kadar iniyor. Otomotiv mühendisliğinden, mercedes mühendisliğine, volvo mühendisliğine ya da audi mühendisliğine kadar gidiyor.

Metin Özkan Tercüman Gazetesi
Günlerdir gazete ve televizyonlarda, “ÖSS’ye girecek adaylara müjde. Yeni üniversiteler kuruluyor” diye boy boy haberler yayınlıyoruz.
Amaç “umutsuz” üniversite gençliğine “umut” aşılamak!
Ve hemen ardından ikinci müjdeyi yapıştırıyoruz; “Üniversite kontenjanları yüzde 25 artırıldı.”
İyi de sistem değişmediği sürece kontenjan artsa ne olur, üniversite sayısı çoğalsa ne olur?
Liderliğimiz bir kez daha tescillenmiş olur.
Hangi konuda mı?
Yoksa siz ülkemizin üniversite mezunlarını istihdam edememe konusunda dünya lideri olduğunu bilmiyor muydunuz?
Peki ya, eğitim ve teknolojik olanakları kısıtlı, öğretim kadrosu yeterli olmayan üniversitelerden mezun olan öğrencilerin pek çoğunun yaşama küsecek ölçüde mutsuz, diğer yarısının da işsiz olduğunu...
Oysa üniversiteli işsizler ordusuna yenilerini katmak yerine, ülkede üretimi artıracak yatırımlar yapıp, “küresel sermaye”nin değil “milli sermaye”nin gelişmesini sağlasak sizce de daha hayırlı olmaz mı?
Dost acı söyler
Son günlerde birbiri ardına tatile giren üniversitelerin televizyonlarda mezuniyet törenlerini izliyoruz.
Törenlerde sırası gelen kimi öğrenciler kürsüye çıkıp diplomalarını alırken diğer öğrenciler “Yaşasın işsiz gençlik” diye sloganlar atıyor!
Öyle ya, onlarda biliyor ki asıl mücadele şimdi başlıyor.
Yani yaşam gerçeği o an şamar gibi genç mezunların yüzlerinde patlıyor.
Ve o ideolojik fanatik gençler, artık kendi ideolojilerinin sloganlarını bırakıp “Yaşasın işsiz gençlik” diye slogan atıyorlar.
Çevrenizdeki üniversite mezunları ne yapıyor?
Yani kaç tanesinin işi var?
Ya tezgahlarda çalışıyor ya garsonluk yapıyorlar!
Kimileri o işleri de bulamıyor.
Üniversitedeyken her şey rahat.
Ancak o mezuniyet töreninde kepleri havaya fırlattığı an ve hemen ertesi günü sorun başlıyor.
Aile sormaya başlıyor “iş görüşmeleri nasıl?” diye.
Cevap aynı; “Henüz iş bulamadım baba.”
Ya da “Telefonumu aldılar, arayacaklar” diyorsun.
Bir sonraki gün de, bir sonraki gün de...
Peki nereye kadar?
Üniversite diploması, hıyar tezgahına düşünceye kadar.

Hiç yorum yok: