4 Temmuz 2009 Cumartesi

’Ne olacaksın’ değil asıl ’ne yapacaksın’

Yenibiriş.com daki bir yazı beni çok ekiledi .Türkiyedeki tuhaflıktan bahsediyor. Okumanızı dilerim .
Üç yıl boyunca ders verdiğim vakıf üniversitesinde, öğrencilere sorardım:

- Okuduğunuz bölümü kaçınız bilerek, isteyerek seçtiniz? Niye bu bölümü istediniz? Bu bölümde verilen eğitimi biliyor muydunuz? Mezun olunca ne iş yapabileceğinizi, önünüzdeki seçenekleri, seçtiğiniz mesleği icra edenlerin hangi şartlarda çalıştığını ve yaşadığını, ne iş yaptığını, ne kazandığını biliyor musunuz?

Her seferinde sessizlik. Trajik bir sessizlik.

Tek tek her öğrenci açısından trajik.

Bunca fedakarlığa katlanan ana babalar açısından trajik.

Eğitim sistemi açısından trajik.

Toplum ve Türkiye açısından trajik.

Son dönemde, yirmi öğrenciden sadece ikisi cevap vermişti bana:

Biri "Bizim büyük bir fabrikamız var, benim işim zaten belli. Laf olsun diye okuyorum..."

Diğeri "Bir diplomam olsun diye hocam. Üniversite mezunu olmayana ne iş veriyorlar ne kız..."
'Ezici bir çoğunluk bütün bu suallerin cevabını bilmediği, hatta sormadığı (sağdan soldan, anasından babasından, arkadaşlarından veya günün modasından etkilenerek tercih yaptığı) için, kendini aslında okumak istemediği (ve mutlu ve başarılı olamayacağı) bir bölümde, yapmak istemediği bir mesleğin kapısında, yaşamak istemediği bir hayatın içinde buluyor.

Üste para verip, emek verip, onca fedakarlığa katlanıp, sonunda başarısız ve mutsuz oluyor.'

Hiç yorum yok: